Armağan Candan: Popülizme yenilen siyasilerimiz var

Haber: Bahar SANCAR

“Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri konuyla yakından ilgilendiğini söyledi”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Armağan Candan, geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’ne (AKPA) gitmeden önce ‘Karma evlilikler’ konusunda gelinen son durumu ve Kıbrıs’ta gelinen mahkeme sürecini görüştükten sonra gittiğini ifade etti. Candan, “Geçtiğimiz hafta buradaki, mahkeme sürecinde sona gelindiğini biliyorduk. Bu dava artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gündemine taşınacak. Avrupa Konseyinin en önemli isimlerinden biri olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin AKPA’da bir sunumu vardı. Bu konu tam da insan haklarını ilgilendiren bir konudur. Siyasi bir takım öngörüler üzerinden konuya yaklaşmayan ve çok duyarlı birisi. Önceden kendisine soru sormak için başvuruda bulunmuştum ve konuşmasının ardından bu konuyu sorarak, bu konunu yıllardır burada bir yara olduğunu, bazen vatandaşlıkların çok uzun sürede verildiği ya da verilmediği, sürecin uzun bir zamana yayıldığına dair meseleleri kendisine ilettim. Kendisi de Kıbrıs’ın Kuzey’ini iki kez telaffuz ederek, Kuzey’de yaşayan insanların insan hakları açısından yaşadığı sorunlarla yakından ilgilendiğini, önümüzdeki dönemde Kıbrıs’a bir ziyaret gerçekleştirmek istediğini ve bu konuya da daha derinlikli bakacağını ifade etti. AKPA’nın bir sonraki genel kurul çalışmalarında kendisiyle bu konuları doğrudan görüşmek için bir randevu talep ettik. Kendisine belgeler de sunarak daha detaylı konuyu aktaracağız” bilgisini paylaştı.

“Kıbrıslı Türkler acaba bir dayatmayla karşı karşıya mıyız diyerek endişeye kapıldı”

Okullarda değişen “Disiplin Tüzüğü” hakkında değerlendirmelerde bulunan Candan, “90’lı yılların ikinci yarısında üniversiteyi İstanbul Üniversitesinde okudum. Tam da Türkiye’de bu konuların yaşandığı dönemdi. Bizim de sınıfımızda başörtülü arkadaşlarımız vardı ve onların eğitim haklarından mahrum kalmamaları için onlara destek verdiğimizi ve onlarla birlikte yürüyüş yaptığımızı hatırlıyorum. Herkes o dönem öyle düşünmüyordu. O dönem çok gergin tartışmaların yaşandığı bir dönemdi. O dönem o arkadaşlarımızın okuma hakkını biz savunduk. Türkiye’de bu tartışmalar aşıldı. KKTC’de üniversitelerde başörtüsü hiçbir zaman sorun olmadı. Yıllar içerisinde kamuda da başörtüsü olanlar var, öğretmenlik mesleğinde başörtülü öğretmenlerimiz var. Ancak Kıbrıs Türk halkı, konu 18 yaş altı kız çocuklarına geldiğinde ciddi bir reaksiyon olarak değerlendirdi ve bunu yaşam tarzına bir tehdit olarak algıladı. İnsanlarımız Türkiye’de yaşanan bir takım gelişmelerden de etkileniyorlar. Türkiye’de son dönemde yaşanan en büyük olay İmamoğlu meselesidir. Oraya da baktığında bir otoriteleşme tehlikesi gördüğü zaman Kıbrıs Türk insanı burada da oradaki tartışmalara paralel olabilecek meselelerle burada da daha sert bakabiliyor.  Toplumun farklı kesimlerine de baktığımızda, bu toplum 18 yaşından küçük kız çocuklarının devlet okullarına girmesini istemiyor. Ancak ülkemizde Hala Sultan İlahiyat Koleji diye bir alternatif de bulunuyor ve toplum da bunu kabul etmiş durumdadır” dedi.

Konuşmasının devamında Candan, “Daha önce farklı tartışmalar da meydana geldi. Örneğin ders kitapları üzerinden tartışmalar gündeme geldi, bu kadar camiye gerek var mı konusu yine tartışmalarla gündeme geldi. Ara ara bu tartışmalar gündeme geliyor. Ne yazık ki biz bunların hiç birini sağlıklı bir şekilde tartışamadık. Son yaşanan olayda da sürecin iyi yönetilemediği gördük ve istemediğimiz laflar havada uçmaya başladı. Hepimizi üzen bir durum ortaya çıktı. Eğer süreç düzgün yönetilebilseydi olaylar bu noktaya gelmezdi. Kıbrıslı Türkler bir takım farklı şeylerin yanında acaba bir dayatmayla karşı karşıya mıyız diyerek endişeye kapıldı ve şuanda da maalesef bu konu gündemdedir. Artık o çocuğun o okula girip sağlıklı bir eğitim almasının mümkün olmadığını en başında söylemiştim. Birkaç gün önce en başından olması gereken oldu ve Hala Sultan İlahiyat Koleji’ne kaydını aldırdı. Önümüze hangi mesele gelirse gelsin bu konuları konuşabilmeliyiz. Kıbrıslı Türkler olarak hoşgörümüzü kaybetmemeliyiz” diye konuştu.

“Samimi gelmiyor”

Ülkede tansiyonun yükseldiği noktalarda sosyal medyada yazılan ve hakarete varan paylaşımlarla daha sık karşılaşılabildiğini ifade eden Candan, “Bu noktada ileriye dönül olarak ciddi zararlar verebilir. Siyasetçilerin çok sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum ve işin başka mecralara evirilmemesine dikkat etmesi gerekir. Maalesef bu konuda çok da duyarlı davranmayan ve siyasi rant elde etmeyi düşünen, bazı şeyleri kaşıyan ve popülizme yenilen siyasilerimiz var. Böylesi dönemlerde siyasetçilerin ne söylediği çok önemlidir. Önce bazı şeyleri acımasızca söyleyip sonra da hep beraber ortamı yumuşatalım demek çok samimi gelmiyor” dedi.

“İnsanlar sosyal medya üzerinden de içini boşatma ihtiyacı hissediyor”

Candan, AKPA’da da sosyal medya kullanımının gündeme geldiğini söyleyerek, “Avrupa Konseyinde en çok konuşulan konulardan biri de buydu. Sosyal medya okuryazarlığı oranı, kullanımı nasıldır bunlar tartışıldı. Diğer ülkelerde insanlar sosyal medyada 1 saat geçiriyorsa bizim ülkemizde bu 4-5 saati buluyor oralarda kitap okuma oranı daha yüksek, buralarda daha düşük. İnsanların genel olarak bir güvensizliği ve mutsuzluk hali var. İnsanlar sosyal medya üzerinden de içini boşatma ihtiyacı hissediyor” dedi. 

Sosyal konutlar: “Gerçekten ihtiyaçlı kişilerin erişimi mümkün olacak mı?”

Güzelyurt bölgesinde temeli atılan Sosyal Konut projesini değerlendiren Candan, “Sayı yeterli değildir. Ancak bunca yıl sonra bu girişimin yapılması önemlidir. Güzelyurt gelir düzeyinin daha düşük olduğu bir bölge ve tarımsal üretimin son yıllarda ciddi zararlar görmüş olması, girdi maliyetlerinin artması, narenciyenin zarar görmesi nedeniyle insanlar ekmeğini taştan çıkarıyor. İnsanların ev sahibi olmasına yardımcı olacak girişimler doğrudur. Umuyorum ki bu işin ölçeği genişler. Gerçekten ihtiyaçlı kişilerin erişimi mümkün olacak mı? Umarım ki öyle olur ve partizanlık yapılmadan objektif değerlendirmeler ile insanlar faydalanır” dedi.