DEVA Partisi'nden RTÜK'e sert eleştiri: Kurum tarafsızlığını ve itibarını yitirmiştir

Avşar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un cevaplaması istemiyle konuya ilişkin yazılı soru önergesi verdi.

Avşar, önergede, basın özgürlüğünün anayasal güvence altına alındığına, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahip olduğuna, savaş ve terör amaçlı saldırılarda dahi yayın hizmetlerinin durdurulamayacağının açık olduğu halde RTÜK’ün “kanunilik”, “demokratiklik” ve ölçülülük ilkelerini hiçe sayarak bazı basın yayın organlarına ve programcılara ağır ceza ve yaptırımlar uyguladığını ifade etti.

Avşar, millî kaynaklarla finanse edilen TRT ve AA başta olmak üzere birçok basın yayın organının taraflı, maksatlı ve bir siyasi kesimin sözcüsü gibi hareket etmekle birlikte toplumun büyük bir çoğunluğunun yaşadığı ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlarını görmemelerini ile uygulanan asimetrik ceza ve yaptırımların kurumsal itibara ve basın özgürlüğüne verdiği zarar gibi bir takım soruyu Bakan Ersoy’a sordu.

“Basın özgürlüğü, demokratik anayasalarda güvence altına alınmıştır”

Avşar, ifade özgürlüğünü tamamlayan ve onun kullanılmasını sağlayan bir hak olarak basın özgürlüğü, uluslararası belgelerde ve demokratik anayasalarda güvence altına alındığını basının en temel görevinin kamu yararı taşıyan konularda topluma bilgi vermek ve kamuoyunu oluşturmak olduğunu belirtti. Avşar, basının bu görevlerini yerine getirebilmesi ancak özgür olmasıyla mümkün olacağını ifade etti.

“Sınırlama ancak kanunilik, demokratiklik ve ölçülülük ilkeleri çerçevesinde olabilir”

Avşar, basın özgürlüğünün başkalarının manevi bütünlüğü ve şahsi hakları; devletin, kamusal menfaatleri ve ahlakın korunması ile sınırlanabileceğini ancak bu sınırlamanın da “kanunilik”, “demokratiklik”, “açık ve mevcut tehlike” ve “ölçülülük” gibi ilkeler çerçevesinde olabileceğini belirtti.

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahiptir”

Avşar, Anayasa’nın 26. maddesinde herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu, bu hürriyetin resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığını ifade etti.

Avşar, Anayasa'ya göre bu hürriyetlerin sınırlamasının ancak millî güvenlik meselelerinde mümkün olabileceğini ve savaş ve terör amaçlı saldırılarda dahi yayın hizmetlerinin durdurulamayacağını belirtti.

RTÜK: Haber sunucuları ve programcılar bir siyasi parti temsilcisi gibi davranamaz, taraflı yayıncılığa asla geçit verilmeyecektir

Avşar, bu anayasal güvenceyi ve temel ilkeleri hiçe sayarak 8 Şubat 2025 tarihinde RTÜK’ün web sitesinde açıklamalarda bulunarak bazı basın yayın organlarını sert bir şekilde uyardığını, ağır cezaların sinyallerini verdiği ve “Haber sunucuları ve programcılar bir siyasi parti temsilcisi gibi davranamaz, taraflı yayıncılığa asla geçit verilmeyecektir” şeklinde ifadelere yer verdiğini belirtti.

“RTÜK, kurumsal itibarını kaybetmiştir”

Avşar, yine RTÜK’ün 27 Mart 2025 tarihinde çeşitli siyasi gerekçelerle bazı televizyon kanallarına üst sınırdan para cezası ile 5 program durdurma ve 10 gün süreyle yayın durdurma yaptırımları uygulandığını ifade etti.

“TRT ve AA tarafsız yayıncılık ilkesini alenen çiğnemektedir”

TRT ve AA’nın yayıncılık politikalarını eleştiren Avşar, “Bir zamanların tek ulusal yayın kanalı olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile en köklü yayıncılık geçmişine sahip Anadolu Ajansı (AA) kamuoyunda tarafsız yayıncılık ilkelerinin ihmal edildiği düşüncesiyle güven kaybı yaşamaktadır” dedi ve Bakan Ersoy’a bir dizi soru sordu:

"Türkiye’nin en köklü ulusal yayın organları olan ve milli kaynaklarla finanse edilen TRT’nin ve AA’nın toplumu temsil eden partilere -iktidar/muhalefet partileri fark etmeksizin- yayınlarında yer verme oranları nedir? Bu oranların parti bazlı dağılım nasıldır?

Sorumlu ve ilkeli yayıncılık gereği bir kısım basın yayın organlarının toplumun büyük bir kesiminin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlara yer vermemeleri dolayısıyla söz konusu basın yayın organlarına bir yaptırımda bulunmayı düşünüyor musunuz?

Bir kısım basın yayın organlarının bir siyasi parti temsilcisi gibi sürekli yayın yapmasını ve bu politikalarla hareket etmesini ilgili yönetmeliğin 8. maddesi kapsamında değerlendirecek misiniz?

Bazı basın yayın organlarına ve programcılara uygulanan cezalar ve yaptırımlar “kanunilik”, “demokratiklik”, ve “ölçülülük” gibi ilkelere uygunluk açısından nasıl değerlendirmektedir? Bu uygulamaların RTÜK’ün tarafsızlığı ve güvenilirliği ile kurumsal itibarına zarar verebileceğini düşünüyor musunuz?"