Saadet Kadın Karaman’dan “Hayata Değer Katan Kadınlar” Ödülleri… ‘Ev hanımı değersizleştiriliyor’

Saadet Partisi Karaman İl Kadın Kolları tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla organize edilen “Hayata Değer Katan Kadınlar” Ödülleri sahiplerini buldu.

Saadet Partisi Karaman İl Kadın Kolları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Hayata Değer Katan Kadınlar” programı düzenledi. İl Başkanlığı binasında yapılan programa yoğun ilgi gösterildi.

İstiklal Marşının okunmasıyla başlanan programda Hayata Değer Katan Kadınlar ödülleri verildi. Programda “Girişimcilik” kategorisinde Karaman'da ilk kadın kooperatifi kurucularından Ayşegül Özeren, “Annelik” kategorisinde 22 yıldır Down sendromlu evladına ömrünü adayan Neslihan Tekin, “İyilik” kategorisinde yatalak MS hastası eşinin eli, ayağı, her şeyi olan Fatma Eren’e ödülleri verildi. 

“Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir yargısı ev hanımını değersizleştirmektedir”

Saadet Partisi Karaman Kadın Kolları Başkanı Havva Şahin bir konuşma gerçekleştirdi. Şahin, “Özellikle düşük ücret ile çalışan kadınların, sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin, devlet tarafından sosyal devlet anlayışıyla karşılanması hususunda da gerekli düzenlemelerin yapılması atılacak önemli bir adımdır. Başka önemli bir gerçek daha var; üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir. Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir yargısı, tüm hayatını, ailesi ve çocuklarına adayan ve bunu tercih eden ev hanımını değersizleştirmektedir. Hâlbuki ki her kadın evinde, çalışma alanında ülkesine büyük katkılar sunmaktadır.” dedi.

Şahin konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

“Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir. Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak, fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf, ticaret erbabı ,iş kadını, yönetici olarak toplumun her alanında çalışan ,üreten, iradesini; kimsenin etkisinde kalmadan her türlü baskının dışında özgür ve özgün şekilde ortaya koyan kadınlar daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur.
Sahip olduğu özelliklerin farkında ve bu potansiyelin, iyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder…
Adaletin hâkim olduğu gelişmiş bir toplum için, kadınların etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlarda eşit fırsat ve olanaklardan faydalanabilmeleri büyük önem taşımaktadır.
Türkiye; kadınların, çocukların gençlerin ve bütün vatandaşlarının geleceğe umutla baktığı toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği insan onuruna yakışır bir yaşam tarzının hüküm sürdüğü mutlu bir ülkeyi hedefliyoruz. 
Tarihe baktığımızda da görüyoruz ki ülkemiz gelişmesinde kadınlarımızın büyük katkıları olmuştur. Bu yüzden kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime katılmasını sağlamak bunların önündeki engelleri kaldırmak aslında hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır. Elbette sağlık hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en doğal hakkıdır. Ancak hala ülkemizde kadın daha doğarken sosyal yapının önyargılarına muhatap olmakta, eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları toplumda ikinci planda tutulmaktadır. Dahası ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Bugün kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır. Doğal olarak çalışmak zorunda kalan bilgi birikimini ve tecrübesini üretime dönüştürmek isteyen kadınımız çalışma hayatı içinde büyük zorluklar yaşamaktadır ve çoğu zaman değersizleştirilmektedir.
Evine gelir getirebilmek için ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde sosyal güvenceden mahrum statüde ve ucuz işgücü olarak çalışmak durumunda kalmaktadır. Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da,
bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik özel sektör başta olmak üzere birçok alanda büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır. Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade adalet ilkesi ile düzenlemek devletin asli vazifesidir.
Özellikle düşük ücret ile çalışan kadınların, sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin, devlet tarafından sosyal devlet anlayışıyla karşılanması hususunda da gerekli düzenlemelerin yapılması atılacak önemli bir adımdır.
Başka önemli bir gerçek daha var üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir. Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir yargısı tüm hayatını, ailesi ve çocuklarına adayan ve bunu tercih eden ev hanımını değersizleştirmektedir. Hâlbuki ki her kadın evinde, çalışma alanında ülkesine büyük katkılar sunmaktadır.
Kadın, yaratılışı gereği annelik vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir. Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların, ev hanımlarının özlük haklarının verilmesi için yapılacak düzenlemeler bir lütuf değil, en doğal hakkın teslimidir. 
Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır. Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık vazifesidir. Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir. Kişinin hayatı hiç kimsenin tekelinde değildir. Ve fiili duruma ceza, en üst seviyeden verilmelidir.
Bugün dünyanın dört bir yanında; çocuklarıyla savaşın ortasında hayatta kalma ve özgürlük mücadelesi veren, zor şartlar altında çalışarak yaşam mücadelesi veren, uğradığı haksızlık karşısında hukuk mücadelesi veren, esaret altında hayat mücadelesi veren tüm kadınlarımızın yanında olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum.
Gayretimiz ve mücadelemiz adil ve yaşanabilir bir dünya için amacımız başta Türkiye’deki insanlar olmak üzere tüm insanlığın saadetidir. Bugün insanlık hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın hayali ve ihtiyacı içindedir. Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak en üst seviyede sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak, devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.
Bugün kadını; yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru, şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren yanının görünmesine, bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var. Bu açıdan, kadınlarımızın başarılarıyla buluşmak için sadece 8 Mart’ın değil, her günün değerli olduğuna inanıyoruz. Ve bugün, plaketlerini almak üzere aramızda bulunan değerli hanımefendilerle birlikte olmanın büyük onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Varlık gösterdiği her alanda umut olan, hayatı yenileyen tüm kadınlarımızı takdirle karşılıyor, Türkiye’ye kattığı değerle iftihar ediyoruz. Bu süreçte biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakarlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur. Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır.”