MALATYA’NIN KALKINMA YOLU ÇIKMAZLARI

 Kalkınma ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal yönleri olan bir meseledir. Bu çok yönlü meselenin çalışmasını temin eden sosyal yapı unsurlarıdır. Toplum içinde yaşayan insanlar ve bu insanların oluşturduğu grup ve kurumlar kalkınmanın ana taşıyıcısıdır. Malatya için bu hususu analiz ettiğimizde, kalkınmanın ana taşıyıcısı Malatyalılar olacaktır. Bütün dinamikleriyle Malatyalıların oluşturduğu sosyal yapı bunun muhatabı konumundadır.

 Kalkınma Yolu ile ilgili Malatya’nın serüveninde Turgut Özal’ın kaybıyla ortaya çıkan ivme kaybı daha sonra deprem yaşanana kadar devam etti. Deprem ile birlikte ise bu iniş çöküşe doğru yönelmiştir denilebilir. Ekonomik bakımdan Malatya tarım, sanayi ve hizmetler sektörünün tamamında çeşitli avantajlı ve dezavantajlı pozisyonlara sahip bulunmaktadır. Ekonominin bu üç tür sektörde de kalkınma yoluna sahip olan Malatya’nın çeşitli çıkmazlar ile karşı karşıya olduğu da ayrı bir gerçeklik olarak öne çıkmaktadır.

 Tarımda güçlü bazı ürünler ile bir tarım ili olma vasfı olan Malatya’nın, lokomotif ürünü olan kayısıda dâhil olmak üzere, her ürününde ciddi rekolte, satış ve pazarlama problemleri yaşamaktadır. Bu durumlar ile ilgili tedbirler alınması gerekmektedir. Tedbirler alınmadığı takdirde Malatya’nın kalkınmada sürdürülebilir bir kalkınma sorunu ciddi seviyeye ulaşacaktır. Tedbirler nasıl olabilir? Fazla üretim krizleri dönemlerinde çok fazla gecikmeden ürün koruyucu destekleme alımları yapılabilir. Bu tür tedbirlerin gecikmesi sorunların çözümünü temin edemeyecektir. Bunun yanı sıra pazarlamada piyasa genişletilmesi konusunda çeşitli destekler geliştirilmelidir. İhracatı teşvik pirimlerinin ürün bazlı olarak gerçekleştirilmesi biçiminde tedbirler alınabilir. Bunun yanı sıra, ürün çeşitliliği için ar-ge desteği geliştirilebilir. Sonuçta, Malatya hem stratejik ürünlerdeki üstünlüğünü sürdürmelidir hem de yeni kazançlı ürünler ile ilgili çıkış yolları bulmalıdır.

 Sanayi sektöründe deprem öncesi belirli bir seviye yakalamış olan Malatya’nın deprem sonrasındaki kalifiye işgücü kaybuıa dayalı irtifa kaybı önemli bir çıkmaz meselesi olarak dikkat çekmektedir. Bu husus bir seviyeye kadar halledilebilmiş olsa da, ana dayanak noktası tekstil olan Malatya Sanayisinin tekstilin genel sorunları sebebiyle ivme kaybetmeye devam ettiği söylenebilir. Bu hususta sektörel teşvik tedbirleri cansuyu niteliği taşıyacaktır. Ayrıca altıncı bölge teşviğinin yıl bazlı olarak değil de en az beş yıllık uzatılması daha anlamlı olacaktır. En azından deprem yaşamış bir ilin çıkmazlarının bir kısmının çözülmesi bu vesileyle mümkün olacaktır. Ayrıca KOBİ ile ilgili desteklerin daha güçlü ve sektörel bazlı teşviklerle donatılması anlamlı olacaktır.

 İnsanlar sürekli teşvik ve devlet desteğiyle bu iş nereye kadar diye sorabilir. Ancak limanlara doğal olarak uzak coğrafi konumda olan, lojistik altyapısı daha iyi konumda olan benzer avantajlara sahip rakip illerle baş etmek durumunda olan bir ilin desteksiz ilerlemesi imkânsızdır.

 Bunlardan ayrı olarak, Malatya’nın Sanayisinin sektörel bazlı olarak çeşitlendirilmesi anlamlı olacaktır. Makine sanayisindeki birkaç işletmenin ötesine geçen bir sektörel gelişimi olmalıdır denilebilir.

Hizmetler sektöründe ise resmi kuruluşlarını devamlı Elazığ’a kaptıran Malatya hep geliri yüksek personel kaybı yaşamaktadır. Bu durumun önemli standart göstergelerinden biri havalimanlarındaki yolcu sayısıdır. Malatya devamlı olarak Elazığ Havalimanı lehine yolcu kaybetmektedir. Bu kaybetme süreci deprem ile birlikte çöküşe dönmüştür ve sonunda Elâzığ Havalimanı Malatya Havalimanını geçmiştir. Bölge müdürlükleri ve çalışan kapasitesi yüksek iş yerlerini Elazığ’a kaydırma hamleleri yoğun bir biçimde de devam etmektedir.

Hizmetler sektörünü de farklı başlıklarda değerlendirmek anlamlı olacaktır. Ticaret, turizm, sağlık, kültür gibi sektörleri hizmetler sektörünün alt kategorileri olarak ele alabilmek doğru olacaktır.

Ticaret sektörü depremden önce bölgenin en güçlüsü konumundaydı. Depremden sonra iş yerlerini kaybeden 20 bin esnafın önemli bir kısmının ili terk etmiş olması depremden daha büyük bir deprem gibidir. Ticaret erbabındaki bu kayıp, aileleriyle birlikte en az 100 ile 120 bin nüfusa tekabül ediyor. Bir bakıma şehrin 70 binlik nüfus kaybının çok önemli bir kısmını esnaflar oluşturuyor demektir. Üstelik bunların önemli bir kısmı gittikleri yerde iş yeri açtılar. Geriye dönenlerin sayısı ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur ama dönmeyenlerin anlamlı bir nüfusu temsil ettiği şehirden de bellidir. Konteyner iş yerlerinin çeşitli avantajları sona erdiğinde de bir kısım ticaret erbabının göç edeceği düşünülebilir. Ticaret erbabının önemli bir kısmının hem konutları, hem iş yerleri hem de depolarındaki malları gitti. Bu da çok büyük etkili bir deprem olarak kayda geçmiştir. Sanayi adıyla ticaret erbabı sınıfına giren küçük sanayi ve oto sanayi de Malatya’da ciddi bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Depremden ağır hasar almış sanayinin yerinin değiştirilmesini isteyenler ile yerlerinden ayrılmak istemeyen esnaf karşı karşıyadır. Merkezdeki çok geniş bir alan ile ilgili türlü planları olan insanlar ile mülkiyet haklarını kaybetmek istemeyen insanların merkezinde olduğu bu çıkmaz sağduyu ile çözülmelidir. Çeşitli mülksüzleşme gerekçelerinden dolayı da şehrin ticaret erbabını kaybedeceği anlaşılmaktadır. Biraz da kolay erişim yapılan yerde yenilenmiş işyerleri ile insanların yerinde dönüşüm projesiyle sulh yolu bulunabilecek bir meseledir. Bunun yanında rezerv alanlarda yıkılan mülklerinin yerine daha küçük ve fiziki konumu daha elverişsiz olan yerden tahsis edilmesi de yeni çarşı inşasının sonunda bölüşümde kitlesel kalkışmalara kadar yol açabilecek durumda olacaktır. Ticaret yapabilecekleri özellikte iş yerlerinin teslimi önemli olacaktır.

Bir diğer hizmetler sektrörünün alt sektörü olan turizm ile ilgili de Malatya analiz edildiğinde, hem önemli fırsatlar hem de tehditlere sahip bir sektör olduğu söylenebilir. Fırsatlar turizm için gerekli olan ören yerleri, kültürel değerler ve doğal yaşam alanları bakımından zengin olan bir Malatya’ya sahip olmak şeklinde ifade edilebilir. Tehditler ise var olan bu zenginlik kaynaklarının farkında olmayan etkili yetkililer ve çevrede ortak destinasyon alanı olunabilecek başka iller ile işbirliği vizyonundan uzak olmak şeklinde öne sürülebilir. Çevrede bulunan illerin turizm sektörüyle işbirliği yaparak turlar geliştirilerek popülarite artışı temin edilebilir. Arapgir, Eski Malatya, Darende, Yeşilyurt başta olmak üzere il genelinde tarihi eserler, ören yerleri, taş yapılar, tabiat parkları, sulak alanlar, sayfiye yerleri ile Malatya’nın önemli varlıklarıyla dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu avantajları daha büyük faydaya dönüştürebilmek için çeşitli yatırımlar yapılması elzem olacaktır. Hem tarihi eserler, hem ören yerleri, hem taş yapılar, hem konaklama kapasitesi ve hem de doğal güzellikler içeren yaşam alanları ile bir numara olan Arapgir’in erişilebilirlik konusundaki sorunun çözümü çok önemlidir. Uluslararası standartlardaki yol ihtiyacının giderilmesi Arapgir için birincil ihtiyaçtır. Eğer bu sorun çözülürse Arapgir için mevcut ziyaretçi sayısının ona katlanacağı açıktır. Bu durumda her türlü engelin aşılması için tedbirler alınması çok önemlidir.

Eski Malatya’da en büyük zenginlik kaynağı olan tarihi eserlerin restorasyonu ve ziyaret edilebilir işletmecilikle tanışması anlamlı olacaktır. Camiler, medreseler, kümbetler ve sur kalıntıları ile bir açık hava müzesi gibi olabilecek olan Eski Malatya’nın dikkatlerden uzak kalması bu eserlerin muhafazasında da sorunlar olmasına neden olmaktadır. Arslantepe Höyüğü de bu kapsamda değerlendirilecek olunursa, tanıtım yetersizliği ile karşı karşıyadır denilebilir. Bu kadar önemli bir ören yerinin yolları ve ilave tesisleriyle ziyaretçiye açık hale getirilmesi önemli bir ayrıntıdır. Geliştirilebilecek bir proje ile Turgut Özal Tabiat Parkından Arslantepe’ye, oradan da Eski Malatya’ya yapılacak geniş yollu ve bol yeşil alanlı uygulama ile ziyaretçiyi daha fazla çekecek önlemler alınması gereklidir.

Darende, en fazla ziyaretçi çeken ilçe olmasına rağmen, potansiyelinin oldukça gerisinde olan bir ilçedir. Burada hem inanç turizminin hem de doğal alanların daha etkin kullanımı ile ilçeyi daha yüksek yerlere taşıyacak bir potansiyel var iken, olması gereken seviyenin gerisinde kalmasının nedenlerinin araştırılıp bu araştırmaya göre tedbirler alınması gerekmektedir.

Merkeze en yakın sayfiye yerleri ve gastronomisi ile yıkık haliyle bile şehrin yükünü taşıyan Yeşilyurt’un Çırmıhtı ve Gündüzbey Bölgelerinin yeniden yapılandırılmasının gecikmesi ciddi bir sorundur. Eski halinden eser olmayan bu bölgelerin en çabuk bir biçimde yeniden yapılandırılmasının devlet eliyle planlanarak çözülmesi elzemdir. Gücü de olmayan insanların keyfine bırakıldığında onlarca yıl o köhne görüntüsünden kurtulamayacak olan bu Kadim Yeşilyurt Bölgesi kurtarılmalıdır. Gerekirse Bölgenin Tamamı sit alanı ya da turizm alanı statüsüyle uygulanabilecek bir proje ile Kültür ve Turizm Bakanlığı projesiyle kurtarılmalıdır.

Sağlık sektörü depremden sonra en büyük depremi yaşamış sektörlerin başında gelmektedir. Çok sayıda doktorun tayin isteyip gittiği Malatya’da güçlü olduğu tek alan olan Karaciğer nakli haricinde önemli kayıplar yaşamıştır. Karaciğer Naklinde aynı kaderi yaşamamasının ana nedeni olan Sayın Prof. Dr. Sezai Yılmaz’a teşekkür etmek gereklidir. Bu kapsamda kendisine teşekkür ediyorum. Zaten Sayın Prof. Dr. Sezai Yılmaz kayısı ile birlikte hali hazırda Malatya’nın uluslararası değeri niteliğindedir. Bazı branşlarda doktorların bulunamıyor olduğu bilgisi sahadan gelmektedir. Sağlık sektörüne özgü yeni teşvik tedbirleri gerçekleştirilmesi elzem olacaktır. Deprem ile ilgili genel tedbirlerin sağlık sektörüne özel uygulamaları planlanabilir. SGK, vergi ve enerji indirimleri sağlık sektörüne has olarak uygulanabilir.

Malatya’da, kültür sektöründe, depremin etkisi fazlasıyla hissedilmektedir. Festivaller, konserler, fuarlar, kongreler adeta durma noktasına erişmiş durumdadır. Belki de normalleşme sürecinin en temel göstergeleri arasında kültürel etkinlikler bulunacaktır. Yapılacak faaliyetlerin daha fazla arttırılması önemli bir çıkış olacaktır. Bazı konu başlıkları adeta tümüyle unutulmuş durumdadır. Depremden önce gastronomi fuar ve etkinlikleri gündemden düşmüştür. Ayrıca EXPO 2028 ile ilgili herhangi bir hazırlık görülmemektedir. Depremden bir yıl sonra EXPO 2024’e ev sahipliği yapan Kahramanmaraş’a herhangi bir heyet gidip ne yaptıklarını sormuş mudur bilemiyorum.

Şehri ileriye taşımak geniş bakış açılı vizyona sahip olmaya bağlıdır. İnsangücü kapasiteniz ile siz arenada varsınız ya da yoksunuz denilebilir. İnsanların yetiştiği coğrafya insandan önemli değildir. Yani Malatya Malatyalılar ile Güzel İnsanlar Diyarı olur.

Bu vesileyle 4 Nisan Malatyalılar Günü de bütün Malatyalılara kutlu olsun.