Sabah gözünüzü açar açmaz eliniz telefona gidiyor mu? Gün içinde haberleri defalarca kontrol ediyor, sosyal medya akışında sonsuz bir kaydırma içinde mi buluyorsunuz kendinizi? Eğer öyleyse, yalnız değilsiniz. Üstelik bu alışkanlık masum bir “gündemi takip etme” çabası değil, ruh sağlığınızı fark etmeden tehdit eden bir döngü olabilir: Doomscrolling.
Doomscrolling, sürekli olarak kötü haberlere maruz kalma ve karamsar içerikler arasında durmaksızın gezinme davranışını tanımlar. Adeta dijital bir bataklık gibi… İçine çektikçe daha fazlasını gösterir, gösterdikçe daha derine iter.
Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal
KÖTÜ HABERLER NEDEN DAHA FAZLA DİKKAT ÇEKER?
Savaşlar, krizler, doğal afetler, çevresel felaketler, hastalıklar, ekonomik çöküşler… Haber akışlarında bu içeriklerin baskın olmasının tek sebebi dünya kötüye gidiyor olması değil. Kötü haberler daha fazla etkileşim alır, daha çok dikkat çeker. Çünkü insan beyni tehlikeye karşı tetikte olacak şekilde evrimleşmiştir. Dolayısıyla farkında bile olmadan “riskli olanı” daha fazla takip ederiz.
Ancak sürekli alarm durumunda kalmak, sadece zihinsel değil bedensel olarak da yorucudur. Beyin tehlikeyi analiz ederken stres hormonları devreye girer; kalp atışı hızlanır, nefes değişir, beden gerilir. Ve bu sürekli tekrarlandığında, sonuç: bitkin bir zihin ve yorgun bir ruh.
DOOMSCROLLING'İN PSİKOLOJİK YANSIMALARI
Araştırmalar, doomscrolling davranışının anksiyeteyi artırdığını, depresyonu tetiklediğini ve bireylerin genel ruh halini olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Özellikle pandemi döneminde belirsizlikle baş etmeye çalışan insanlar, sürekli bilgi akışıyla kendilerini güvende hissetmeye çalıştı. Ancak bu davranış, tam tersi bir etki yarattı: Daha fazla haber, daha fazla kaygı.
Zamanla kişi, dünyaya karşı daha karamsar, kendine karşı daha güçsüz hissetmeye başlar. Umutsuzluk, çaresizlik ve tükenmişlik; bu döngünün psikolojik faturalarıdır.
PEKİ BU DÖNGÜDEN NASIL ÇIKILIR?
Doomscrolling’i tamamen hayatımızdan çıkarmak zor olabilir. Ama onu yönetilebilir hale getirmek mümkündür. İşte bunun için birkaç etkili öneri:
Ekran süresini sınırlayın
Belirli saatlerde haber okumayı ve sosyal medya kullanımını alışkanlık haline getirin. Sabah uyanır uyanmaz ya da yatmadan önce ekranlara bakmaktan kaçının.
Ruhunuza iyi gelen içeriklerle beslenin
Sadece kriz haberleri değil; sanat, kültür, bilim, ilham veren başarı hikâyeleri gibi umut aşılayan içeriklere de zaman ayırın.
Dijital detoks yapın
Haftada birkaç saat ya da belirli günlerde ekranlardan uzak durmak, zihni yeniden dengelemenize yardımcı olur.
Farkındalık ve meditasyon
Zihninizi sürekli olumsuza çekmek yerine, anda kalmayı öğrenin. Farkındalık egzersizleri, nefes çalışmaları ve meditasyon bu süreçte güçlü bir destek olabilir.
Bilgi Güçtür… Ama Dozunda!
Evet, bilgi güçtür. Ama yalnızca dengeli kullanıldığında. Sürekli olumsuza odaklanan bir zihin, bir süre sonra umudu yitirir ve hareket kabiliyetini kaybeder. Bu nedenle bilgiye erişim kadar, hangi bilgiyi ne kadar tüketeceğiniz de bir seçimdir.
Unutmayın, ekranı kaydırdığınız her saniye zihninizin neyle beslendiğine siz karar veriyorsunuz.
- Etiketler :
- Haberler -
- Psikoloji
- Dijital Platform
- Sosyal Medya