‘Fado’nun Kraliçesi’ni uğurlamak...

Sanatın iki güçlü dalı, müzik ve tiyatro, Bestem Yuvarlak’ın tek kişilik “Amalia” performansında birleşiyor. Ama bu oyunu diğerlerinden ayıran önemli bir nokta var. Bir yandan da ülkesinin en önemli sanatçılarından birinin cenaze töreninde hissediyorsunuz. Portekiz’in ulusal müziğini dünyaya tanıtan Amalia Rodrigues’in hayatının köşe taşlarını öğrenirken, diğer yandan “Fado’nun Kraliçesi”nin şarkılarını Yuvarlak’ın etkileyici performansıyla dinleme şansı elde ediyorsunuz. Oyun 50 dakikada su gibi akıyor. Hatta çıkışta, dinlediğiniz şarkıların tadı damağınızda kalıyor... 

“Amalia” fikri Bestem Yuvarlak’tan çıkmış, Gülşen Karakadıoğlu’nun metnini ilk okuduğu an sahneye taşımak istemiş. Özlem Dilan Atakul’un yönetmenliğinde de bu fikir gerçekleşmiş. 

Bestem Yuvarlak ve Özlem Dilan Atakul, birbirlerine duydukları güvenle çıktıkları bu yolda, "Amalia"nın gelişimini, karşılaştıkları zorlukları ve aldıkları keyfi içtenlikle paylaştılar. 

* İlk merak müzikle başladı. O süreçte evde şarkı söylüyor muydunuz? Hayaliniz neydi?

Bestem Yuvarlak: Lisedeyken gelişti biraz. Müzik okumaya karar verdim. Bir rock grubumuz vardı, liseler arası müzik yarışmasına katılmıştık. Bir taraftan da tiyatrodaydım. Oradaki hocalarım şimdi Güldür Güldür’deki isimlerdi. Cüzi rakamlarla liseye ders vermeye geliyorlardı, bir tiyatro kulübü gibi. İyi sahnelerde oynuyorduk. Müjdat Gezen'in İstanbul Müzikali'ni oynamıştık. Hatta kasedini buldum geçenlerde...

* Kendinizi izlediniz mi? Nasıl hissettiniz?

Bestem Yuvarlak: Evet, izledim. Cahil cesareti diyorum. Şu an ondan biraz isterim. Çok güzel bir şey (gülüyor). Şöyle olmuştu: İstanbul Müzikali'nde bir arkadaşımız gelmedi. Yönetmenimiz Bülent Hoca, “Sen oynayacaksın, doğaçlama yapacaksın” dedi. Panik oldum. Işıklar, kalabalık, ailemiz gelmiş... Ama sahneye çıkınca gayet rahat hallettim. Sonra hoca "Bak yaptın" dedi. O zaman bana "Senin tiyatro okuman gerekiyor" demişti. Ben "Hayır, önce müzik okuyacağım" diye mücadele etmiştim. Şimdi hiç pişman değilim diyorum. Çünkü tiyatro, müziğe göre daha parasız bir sanat dalı. Müzikte sokakta çalıp kazanabiliyorsun, ben 4-5 yıl metroda müzik yaptım. Tiyatroda o daha zor. 

* İyi oyuncular genelde iyi şarkı söyleyebiliyor, iyi müzisyenler de oyunculuk yapabiliyor gibi geliyor. Sizde bu iki dal birbirini nasıl besledi?

Bestem Yuvarlak: Lisede ikisini amatörce yapmaya başladım. Müzik okurken (Müjdat Gezen Konservatuvarı, 2012 mezunu) ikinci senemde bir arkadaşım bir çocuk oyunu seçmesi olduğunu söyledi. “Ben ne anlarım?” dedim, lisede yapmıştım ama profesyonel değildim. Girdim seçmeye. Hocam “Gerçekten senden olur” dedi. Böylece alaylı bir şekilde tiyatroya müzik okurken başlamış oldum, 2009-2010 gibi. Sonra Devlet Tiyatrosu sanatçısı Halil Erdoğan, "Tiyatro pratikte öğrenilir, bu oyunu okul gibi düşün" dedi. "Yapabilir miyim?" diye çekiniyordum ama sahnede öğrenme stiliyle sonra tiyatro okumaya karar verdim (Maltepe Üniversitesi Oyunculuk, 2022 mezunu). Alaylı olmak da mümkün ama eğitimli olmak farklı. İkisi birbirini besliyor. Belki lisede karar veremiyorsun, müzikal bölümü olsa belki onu seçerdim.

* "Amalia" oyununa gelelim. İlk ne zaman duydunuz? Hem Fado söyleyip hem oynamak yorucu mu?

Bestem Yuvarlak: Evet, Fado söylemek biraz zor, ben de korktum. Oyunu 2022'de Maltepe'den mezun olduğum sene duydum. Oyunun yazarı Gülşen Karakadıoğlu'nun ajansından oyun metinleri araştırırken gördüm. Oyun yeniydi, 2020'de yazılmış. Okuyunca "Bunu hayatımın bir döneminde yapmalıyım" dedim. Çünkü herkes "Müzik ve oyunculuk okudun, ikisini birleştiren bir şey yapmalısın" diyordu. Kafama not ettim. Geçen sene 2023 Kasım'da projeye karar verdim. Önce Portekizce kursuna başladım, çünkü o dünyaya ve dile hakim olmam gerekiyordu. 30-35 ders aldım. Kurs bitimine yakın provalara başladık. Sonra Dilan'a söyledim.

"KABUĞUMU KIRMAK GİBİYDİ"

* Bestem teklif edince ne hissettiniz? Yönetmenlik deneyiminiz nasıldı?

Özlem Dilan Atakul: Yönetmenlik yapmayı denemek istediğimi söylemiştim ama Bestem teklif edince başta emin olamadım. Ben biraz "Bir şey olmak"la ilgili problemli biriyim. Bir şey yapacaksak eğitimi olmalı diye düşünüyorum. Yazar olmak istedim, çok eğitim aldım ama bu özgüvensizliğimi körükledi. Bestem oyunu atınca dışarıdan bir göz olurum sanmıştım. Oyun okurken/izlerken yaptığım şeyin yönetim biçimi olduğunu bilmiyordum. Bestem, "Yönetmenler de bunu yapıyor, ister misin?" dedi. Hayatımda böyle bir alan olabileceğini düşünmezken, "Adım yönetmen olarak geçmesin, yardım edeyim" dedim. Anksiyete sürecim var, sosyal manada problemliyim. Prömiyer günü sahneye çıkmamak için pazarlık yaptım. Çıkıp "Ne kadar çok insan var" dedim, herkes tatlı buldu ama ben gerçekten korkmuştum. Bu süreç benim için kabuğumu kırmak gibi oldu. Bestem bana bu fırsatı verdi.

* Nereden tanışıyorsunuz?

Bestem Yuvarlak: Dilan'ın erkek arkadaşı benim Maltepe'den sınıf arkadaşım. O vesileyle tanıştık ama zamanla kendi samimiyetimiz arttı. Dilan kendi yazdığı oyunu (Hüma) bana atmıştı, onun üzerinden sohbet etmiştik. Onun tiyatro gözüne, kalemine güvendim. Genç yazarların, yönetmenlerin de önü açılmalı. Dilan'ın 10-15 yıl sonra çok farklı yere geleceğini düşünüyorum.

* 10 oyunu geride bıraktınız. Genel bir değerlendirme alabilir miyiz? Neler gelişti sizce?

Özlem Dilan Atakul: İlk oyun benim için hayal gibiydi. 10. oyuna baktığımda, grafiği sürekli yükselen bir iş görüyorum. Daimi izleyen arkadaşlarımızdan geri bildirim alıyoruz. Bizim gözümüzden kaçanları onlar söylüyor. Artık oyun içimize daha çok sindi. Seyirciden iyi yorumlar alıyoruz ve bunları dikkate alıyoruz. Başta kafamızdaki soru işaretleri (ölüm merasimi ritüeli gibi) olumlu karşılandı. Oyunun geldiği nokta bizi mutlu ediyor.

Bestem Yuvarlak: Seyirciyle daha temas halinde olmaya başladım belki. Oyunda seyirciye yaklaştığım anlar var, insanların tepkilerini görüyorum. Oyunu hem kilisede hem tiyatro sahnelerinde oynuyoruz, bu da iki ayrı yönetim biçimi ve farklı bir deneyim oldu. İnsanların talebi üzerine bir şarkı ekledik. Gülşen Hanım'ın önerisiyle Amalia'nın şalını daha kalın, kalkan gibi görünen bir şalla değiştirdik. Başta ticari başarı beklemiyorduk, sadece üretim odaklıydık. Ama oyunun "sold out" olması bizi şaşırttı ve gururlandırdı. Her üretim ticari başarı odaklı olmamalı. Biz içimizden geleni yaptık ve karşılık buldu.

"HAYALLERİMİZ ÇOK"

* Neyi daha çok yapabilmeyi dilersiniz? Kariyer hedefleriniz neler?

Özlem Dilan Atakul: Yönetmenlik deneyimi güzeldi ama benim asıl alanım yazarlık. Çocuk edebiyatında ilerlemek istiyorum. Bir çocuk oyunu yazıyorum. Kendi yazdığım bir yetişkin oyununun sahnelendiğini görmeyi çok isterim. Okurdan/seyirciden geri bildirim almak önemli. Amalia'nın daha büyük sahnelerde de "sold out" olduğunu görmek isterim.

Bestem Yuvarlak: Başarı/başarısızlık kelimelerine takılmıyorum artık. Üretebiliyorsam tamam. Hayallerim çok. Bir sinema filminde oynamak istiyorum. Amalia'yı Ses Tiyatrosu'nda oynamak istiyorum. Festivallerde yer almak istiyorum. İleride Billy Holiday üzerine müzikli bir oyun yapabilirim. Amalia şarkılarından bir albüm/konser (telifler çözülürse) ve dünya ninnileri albümü yapmak istiyorum. Ama hayatın akışında bunları gerçekleştirmek zaman alıyor. Bu oyunu Dilan'la hızlıca çıkarabildik ama her üretim böyle olmuyor.

BELKİ BİR FADO KONSERİ...

* Fado şarkılarından oluşan bir konser gelecek mi?

Bestem Yuvarlak: Şarkıların teliflerini araştırıyorum, albüm yapmak istiyorum. Universal Müzik bakıyor sanırım. Telifleri çözdüğüm an kayda girmek istiyorum. Konser için telif gerekmiyor sanırım. Belki özel bir tarihte (Amalia'nın doğum/ölüm yıldönümü gibi) oyunla birleşen daha uzun bir etkinlik olabilir. Türkiye'den Amalia şarkılarını kaydeden yok, güzel olur.