Dün İstanbul’da ilk 45 dakikada Galatasaray Bodrum’a şutlarda 23-0, rakip ceza alanında 27-0 üstünlük kurdu, sıra dışı bir devre izledik gerçekten. OPTA verilerine göre 10 büyük ligin şut rekoruymuş bu. İlk devrede Bodrum 11 kişiyle kalesinin önüne dizildi, savunmaktan başka hiçbir şey yapmadı ve farklı bir sonuçla soyunma odasına gitmemelerini de kaleci Sousa’ya borçlular. Jose Morais’in Süper Lig’de toplam 10 maçının 8’inde 4’lü savunma oynayıp sadece Fenerbahçe ve Galatasaray’a beşli defansla çıkmasını acemice buluyorum. Sahaya ekstra bir stoper koymak savunma dirençlerini artırmadığı gibi, tüm takımının da dengesini bozuyor. Dörtlü savunma oynadıkları 8 maçta hiç gol yemediler. Beşli savunma oynadıkları Fenerbahçe’den bir devrede 4 gol yediler. Galatasaray’dan da 5-6 tane yiyebilirlerdi şansları yardım etmese.
FABRiKA AYARLARIYLA ÜÇÜNCÜ MAÇ
Dün ikinci devrede vitesi düştü ama ilk 45’te Galatasaray’ın Bodrum’u ceza sahasına hapsetmesinde bir adamın büyük payı var. Torreira, bir geri kazanma canavarı. Her pozisyonda doğru zamanda doğru yerde. Oyun görüşü çok yüksek, arkadaşları bir atak tamamlayamadığında Bodrum iki pas yapamadan oracıkta bitiyor ve geri kazanıyor topu. Torreira her topu geri kazandığı için arkadaşlarının işi kolaylaşıyor. Zira bir büyük takımı en çok zorlayan şey, geri koşmak. Torreira gibi bir geri kazanma silahınız varsa çok fazla geri koşmuyorsunuz haliyle.
Okan Buruk, çeşitli anlamsız denemeler sonrası 3 müsabakadır (Fenerbahçe, Samsun ve Bodrum’a karşı) fabrika ayarlarına döndü. Klasik 4-2-3-1’le, üç orta sahalı, Morata fantezisiz düzeniyle üç kritik maç kazandı; kupada ve ligde avantajını korudu. Sezonun geri kalanında da bu fabrika ayarlarından şaşacağını sanmıyorum Buruk’un.