DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin kurduğu Yeni Yol Partisinin
TBMM'de Grup Toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıda, 3 partinin genel başkanı, gündeme ilişkin konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, polis teşkilatının kuruluşunun 180'inci yılını kutladı, polislerin yaşadığı sorunlara değindi, haklarının iyileştirilmesini istedi.
İsrail'in Gazze'de sağlık çalışanları, gazeteciler ve sivillere yönelik katliamlarına değinen Arıkan, başta İslam ülkeleri olmak üzere dünyanın bu soykırıma sessiz kalmasına tepki gösterdi.
Türkiye'de de iktidarın gündeminin Filistin olmadığını savunan
Arıkan, "Filistin'in yanında olmak çıkarınıza dokununca değil,
bedeli olunca kıymetlidir." ifadesini kullandı.
"Gazze alev alev yanarken susan, konuşanı susturan herkes bu zulmün ortağıdır" diyen Arıkan, Gazze'nin sadece vicdan değil, bir beka meselesi olduğunu söyledi.
Herkesi, Gazze'nin yanında, siyonizm ve emperyalizmin karşısında durmaya çağıran Arıkan, şöyle devam etti:
"Gazze meselesinde askeri seçeneklerin dışında başka hiçbir seçenek kalmamıştır. Derhal küresel bir 'Gazze Barış Gücü' kurulmalıdır. Bu barış gücünde sadece İslam ülkeleri değil siyonizm tehdidinin farkında olan Latin Amerika'dan Güney Afrika'ya kadar tüm dünya ülkeleri yer almalıdır. Aynı şekilde bu barış ülkelerinin hava ve kara sahaları İsrail ile ilgili her türlü uçuşa kapatılmalıdır. Türkiye, İran, Mısır ve Pakistan arasında saldırmazlık anlaşması imzalanmalıdır. İncirlik ve Kürecik üssü acilen kapatılmalıdır. İnsani yardımlar İsrail'in inisiyatifinden kurtarılmalı, Gazze'ye deniz, hava, kara fark etmeksizin tüm yollarla insani yardım koridorları açılmalıdır."
Türkiye tarihinde darbelerin, cuntaların ve muhtıraların bulunduğuna işaret eden Arıkan, "Bu kadar kritik bir süreçte Türkiye'de bu travmaları tetikleyecek kelimelerin, altını çizerek söylüyorum, karşılıklı olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Ülkeyi umut dili yerine korku diline mahkum etmek, kucaklaşma yerine kutuplaşmaya itmek, iktidara da muhalefete de özellikle de milletimize bir fayda getirmez. Herkesi aklı selime davet ediyoruz." diye konuştu.
"Cunta" tartışmalarıyla Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumun unutturulmaya çalışıldığını ileri süren Arıkan, iktidarın ekonomiyi düzeltmeye uğraşmadığını, "enkazı kimin üzerine bırakacağına karar vermeye çalıştığını" iddia etti.
"Yaşananlar, beraberliğe zarar verebilecek eylemleri getiriyor"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da kuruluşunun 180'inci yılı dolayısıyla Türk polis teşkilatını tebrik etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından gerçekleştirilen izinsiz gösterilerde öğrencilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Babacan, öğrencilerin demokratik haklarını kullandıklarını belirterek, bu nedenle serbest bırakılmalarını istedi.
Türkiye'de oluşturulmak istenen siyasi tablonun iyi okunması gerektiğini kaydeden Babacan, "Demokrasi için bir olmak, beraber hareket etmek zorundayız. Maalesef diploma iptali ve tutuklanmalardan sonraki süreçte yaşananlar birlik beraberliğe zarar verebilecek türlü türlü eylemleri de beraberinde getiriyor ve buna da üzülüyoruz." ifadelerini kullandı.
Siyaset üretmeyenlerin "panikle hemen asıllarına rücu ederek" insanları birbirinden ayıracak yeni yol ve yöntemler ortaya attığına dikkati çeken Babacan, bir zamanlar insanları kılık kıyafetleri yüzünden ayrıştıranların şimdi de "içilen kahveleri" ayrıştırmaya başladıklarını dile getirdi.
"Yetti mi, yetmedi. Mobilyayı nereden aldığını, çikolatayı nereden, kimden yediğini ayrıştıranları gördük bu süreçte" diyen Babacan, "Çünkü onlar için ayırma, ayrıştırma yoksa siyaset de yok. Tek bildikleri bu. 'Benden misin, onlardan mısın?' Çünkü bunlar kutuplaşmadan besleniyorlar. Siyaseti kutuplaşmaktan, kutuplaştırmaktan ibaret sanıyorlar." sözlerini sarf etti.
Sanatçıların da yaptıkları veya yapmadıkları paylaşımlar üzerinden ayrıştırıldığını aktaran Babacan, şunları kaydetti:
"Biz, kendi siyasi bekaları için milleti ayıranların, ayrıştıranların karşısındayız. Biz bu kargaşanın içinde makulün sesini kısmaya çalışanların da karşısındayız. Biz esnafı, işletmeciyi, kafeleri, dükkanları 'bizden ve onlardan' diye ayıran zihniyetin karşısındayız. Bu ülkenin sanatçılarının, bir yandan iktidarın, bir yandan da muhalefetin sopasını ayrı ayrı yemelerine göz yumamayız. İktidara da ana muhalefete de sesleniyorum; Türkiye gibi büyük bir ülkeyi Fatih ve Harbiye ikiliğine mahkum edemezsiniz. Türkiye, bir bütün olarak, AK Parti'den de CHP'den de büyüktür."
"Ekonomi-politik bir savaş yürüyecek"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Washington'da Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşmesine ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
"Sömürgeci bir mantıkla dünyanın kendisine ait olduğunu" iddia eden Trump'ın "Gazze'nin Amerika tarafından kontrol edilmesi ve sahiplenilmesi çok büyük bir fikirdir, güzel bir idealdir" sözlerine tepki gösteren Davutoğlu, "Trump'ın zihniyetinin" insanlık onuru tarafından mutlaka "ezileceğini" ifade etti.
Trump'ın gümrük tarifelerine de değinen Davutoğlu, bunun yeni sömürgecilik sürecinin savaş ilanı olduğunu belirterek, "Ekonomi-politik bir savaş yürüyecek." dedi.
İktidarın bu yeni ticaret savaşlarıyla ilgili bir komisyon oluşturması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, "Bu yeni durumda Türkiye'nin lojistik ve üretim üssü olma imkanı vardır. Çünkü bütün bu ticaret savaşlarının sürdüğü ülkeler arasında ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Çin arasında Türkiye çok önemli bir jeopolitik lokasyona sahip. Türkiye lojistik bir üs olabilir, bütün kaynakları sanayi ve tarım üretimine aktarmak şartıyla." değerlendirmesinde bulundu.