Andaç Aydın Arıduru
[email protected]
Kamuda çalışan 600 bine yakın işçinin ücret zamları ve sosyal haklarını ilgilendiren kamu çerçeve protokolü (KÇP) görüşmeleri sürüyor. Türk-İş ve Hak-İş’in hazırladıkları taslağı, hükümeti temsilen masaya oturan Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasına (TÜHİS) sunmasının üzerinden iki aya yakın bir süre geçmesine rağmen hükümetten teklif gelmedi. Kamu işçileri bir yandan hükümetten teklif açıklamasını beklerken diğer yandan sendikacıları, toplu sözleşme taslağında yer alan taleplerden bir adım geri atmamaları yönünde uyarıyor.
Başta Harb-İş üyeleri olmak üzere birçok iş kolundan işçi; toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri öncesi sendikaların düzenlediği anketlerde yüzde 150’yi bulan zam talep ederken, iki konfederasyonun uzlaşarak 27 Şubat’ta hükümete sunduğu taslak kapsamında ilk 6 için en düşük brüt yevmiyelerin 1800 TL’ye çekilmesi ve bu ücrete yüzde 50 oranında zam yapılması talep edildi.
16 Nisan taraflar arasında yapılan görüşme sonrası açıklama yapan Öz Sağlık-İş Genel Başkanı ve Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert “İşveren sendikası bize herhangi resmi bir teklifte bulunmadı” dedi. İkinci görüşmenin 24 Nisan’da yapılacağı açıklanırken, kamu işçileri, TÜHİS’in ücret zammı teklifinde bulunmamasına tepkili.
“Sürece yayarak yıldırmak istiyorlar”
“50 gündür teklif hazırlayacak zamanı bulamıyor mu hükümet?” diye soran İstanbul’dan Harb-İş üyesi bir işçi şunları söylüyor: “Aslında bizim ücretlerimizin düşüklüğünü de teklif edecekleri zammı da çok iyi biliyorlar. Görüşmeleri sürece yayarak insanları ‘Bari bu kadarını alalım’ deme noktasına getirmek istiyorlar. Milli Savunma Bakanlığının bütçesi yüzde 41 artmış. Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılmış. Biz en az yüzde 140 zam istemiştik. Bizim TİS’imiz şimdi ara bulucuya gitti. Çoğu sendikanın TİS’i de aynı duruma geldi ya da gelecek. Sendikalar TÜHİS’in teklifini duymadan zam konuşmaktan çekiniyor. Yıllardır da böyle oluyor. Bu döngüyü kırmak için bir şeyler yapmak lazım yoksa yine birileri imza atacak, biz yıllarca batmamak için dört döneceğiz. Bu süreçte biz de eylemlere başlamak için sendikacılara baskı yapmalıyız.”
Harb-İş üyesi bir başka işçi de “Çok düşük bir teklif oldu da sendikacılar söylemeye mi utanıyor?” diye soruyor. İşçi, “Teklifi duyan işçilerin, sendikacıları meydanlara çağırmasından korkuyorlar herhalde. 50 günü aşkın süredir TÜHİS’e ne baskı yaptınız, iki saat ne konuştunuz, ne teklif edildi, gelin işçiye açıklayın. Eylemlere geçilmediği sürece insan gibi yaşanacak bir ücreti unutalım. Ne zaman mücadele edilirse o zaman kazanılır” diyor.
“Bu görüşmelerde işçiler de olmalı”
“Enflasyonun bu denli yüksek olduğu bir ülkede ücretten başka neyi konuştular?” diye soran bir demir yolu işçisi de şunları söylüyor: “Bunun yanında vergi dilimi yüzde 15’te sabitlensin diyordunuz, onu konuşabildiniz mi? Asgari ücret görüşmelerinde de böyle olmuştu. Sadece bir toplantıda yüzde 30 zam oranı duyurulmuştu. Neden bu görüşmelerde kamu işçisi yok? En azından ne konuşulduğunu şeffaf bir şekilde öğreniriz. Her kurumdan bir işçi olsun.”
Asgari ücret zammının kamu işçilerine de yansıtılmak istendiğini düşünen bir başka işçi de “Sendikamız eylem konusunda çok vasat. İşçiler bir araya gelip üç gün iş yavaşlatsa bak nasıl alırız istediğimiz zammı” diyor.
“Bizim ücretlerimize zam yoksa size de rahat yok”
Sağlık-İş üyesi bir işçi de kamuda taşeronların kadroya alınmasından sonra sağlık işçilerinin en düşük ücret alan işçiler arasında yer aldığını söylüyor. Kendisi ve çevresindeki birçok işçinin enflasyon ve hayat pahalılığının sona ereceğine inancının olmadığını vurgulayan işçi, “Bizim alacağımız zam enflasyonun yüksek olduğu şartlara göre belirlenmeli. Asgari ücret iki ayı bulmadan nasıl açlık sınırının altına düştü, demek ki hedef enflasyonun hedefi şaşmış. TÜHİS 52 gün olmuş ağzını açmıyor. Bizim sendikacılar da ücret zammı konuşmadıklarını çok ama çok rahat söylüyorlar. Nefesimiz sendikacıların ensesinde olmalı, ‘Bizim ücretlerimize zam yoksa size de rahat yok.’ Bunu hissetmedikleri sürece ne hükümet ne de sendikacılar bizim çıkarımıza iş yaparlar.”