Hem hafif, hem tatlı, hem ferah… Osmanlı saray mutfağından çıkan güllaç bu sene de Ramazan sofralarındaki tahtını koruyor.

On bir ayın sultanı Ramazan ayının en sevilen tatlılarının başında hiç şüphesiz güllaç geliyor. Osmanlı Saray Mutfağının en sevilen tatlılarından olan ve ferahlığı ile dikkat çeken güllaç, Ramazan sofralarını hem tatlandırıyor hem de görüntüsü ile süslüyor.

Amasya’da Ramazan ayında iftar sofralarının vazgeçilmez tatlısı güllaç tezgahlarda yerini aldı. Hafif tatlı olması nedeniyle oruç ibadetini yerine getirenlerin sıkça tercih ettiği güllaç tatlısının ustaları yoğun mesaisine başladı. Ramazan ayında yoğun ilgi gören ve ceviz veya fındık gibi iç malzemeleri ile zenginleştirilen güllaç, nar ve Antep fıstığı ile renk ve lezzet kazanıyor.

Amasya'da pastane sahibi Arif Türkmen, Ramazan ayında güllaç tatlısının sofralarda önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor. Türkmen, güllacın Osmanlı döneminde şehzadeler için özel olarak hazırlandığını ve sağlık açısından da faydalı olduğunu vurguluyor.

Güllaç, Osmanlı halkının yufka açıp kurutarak süt ve şeker karışımıyla hazırladığı bir tatlı olarak ortaya çıkmış, zamanla gülsuyu eklenerek "güllaç" adını almış. Ramazan ayında, geçmişten günümüze gelen bu tatlı, hem hafifliği hem de lezzetiyle iftar sofralarının vazgeçilmezi olmaya devam ediyor.

Bir başka güllaç hayranı Zeynep Yılmaz, Ramazan'da her yıl mutlaka güllaç aldığını ve bunun bir gelenek haline geldiğini belirtirken, Ahmet Demir ise güllacın Ramazan ayı geldiğinde aklına ilk gelen tatlı olduğunu ifade ediyor. Emine Karataş da güllacın ceviz veya fındık eklenerek daha da lezzetli hale geldiğini söylüyor. Diğer bir vatandaş, çocukluğundan beri güllacın Ramazan tatlısı olduğunu belirtiyor.

Güllaç, Ramazan ayında sadece bir tatlı değil, aynı zamanda sağlıklı bir gelenek haline gelmiş ve sofralarda önemli bir yer edinmiş.