Uzun ömür; bireyin sadece uzun yıllar yaşaması değil, bu yılları sağlık içinde geçirmesi anlamına geliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1900 yılında ortalama yaşam süresi 47 yıl iken, bu süre 2022 itibarıyla 77,5 yıla çıktı. Peki, bu artışın arkasında ne var?

Araştırmalar, özellikle bitki bazlı diyetlerin uzun ömür üzerinde belirgin etkiler yarattığını gösteriyor. Meyve, sebze, tam tahıl, kuruyemiş, baklagil ve balık tüketimini öne çıkaran Akdeniz tipi beslenme tarzı, kalp hastalıkları, kanser ve nörolojik hastalıklara karşı koruma sağlıyor.

Özellikle işlenmiş gıdalar, kırmızı et ve şekerli içeceklerden uzak durmak, yaşlanma sürecini yavaşlatabiliyor. Yapılan bir araştırma, bu diyet modeline sadık kalan kadınların, diğerlerine göre herhangi bir nedenden hayatını kaybetme riskinin %23 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Egzersiz, sadece fiziksel sağlığı değil, zihinsel ve duygusal iyilik halini de destekliyor. Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz, kalp hastalıkları, diyabet ve bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltırken, kas gücünü koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor ve uyku kalitesini artırıyor.

Düzenli hareket, aynı zamanda yaşlandıkça ortaya çıkan denge problemlerini ve bilişsel gerilemeyi de yavaşlatabiliyor.

Uyku, vücudun onarıcı modudur. Uyku sırasında büyüme hormonları salgılanır, bağışıklık sistemi güçlenir, dokular onarılır ve beyin, gün içinde edinilen bilgileri işler. Kaliteli ve yeterli uyku, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları gibi riskleri azaltırken, ruh halini düzenleyip stresi de hafifletiyor.

Araştırmalar, her gece yeterli uyuyan bireylerin yaşam süresinin daha uzun olduğunu ve yaşam kalitelerinin arttığını gösteriyor.

Uzun ve sağlıklı bir yaşamın sırrı; tabakta, spor ayakkabınızda ve yatağınızda gizli. Bilinçli seçimlerle hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini artırmak mümkün. Genetik mirasınıza mahkûm değilsiniz; doğru yaşam tarzı, sizin en büyük avantajınız olabilir.